MUHKEM AYETLERİN BATINİ, GİZLİ ANLAMLARI DA VAR MIDIR?


Bir makale yayınlamıştım, GERÇEKLERİ ARIYORSAK, ÖNCE YÖNÜMÜZÜ KUR’AN A DÖNMELİYİZ başlığıyla. Bu makaleyi yazmama neden olan kardeşimiz, kendi sözlerine, düşüncesine binaen yazımı yazdığım için olsa gerek, kendi sitesinde, Hodri meydan başlıklı bir yazıyla bana bir soru sorarak, Allah ın gönderdiği muhkem ayetlerin hepsini, bizlerin anlamamızın mümkün olmadığını, yani açık olmadığını kanıtlamaya çalışmış, anladığım kadarıyla.

Üzerinde dikkatle düşünmenizi istediğim ise, Kur’an da ki muhkem ayetlerin, açık, anlaşılır, nice örneklerle verdik ki anlayasınız diyen ben değilim, bizzat Kur’an yani Rabbimiz. Aslında bana karşı sorduğu sorunun muhatabı aslında ben değilim, direk Rabbimiz. Değerli arkadaşımızda, sebebini hala anlayamadığım bir düşünceyle, Allah açık, anlaşılır dediği halde, bunun neden tersini kanıtlamaya çalıştığını anlamakta güçlük çektiğimdir. Bakın Allah, bizlerin sorumlu olduğu ayetler için neler söylüyor ve bilgi veriyor.

“Kur’an ı, düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık.( Kamer 22) Andolsun ki biz size (gerekeni) açık açık bildiren ayetler indirdik. (nur 34) İlim üzere açıkladığımız bir kitap getirdik. (Araf 52) Kesin bir delil geldi ve size apaçık bir nur indirdik. (nisa 174) Hakka dönsünler diye, işte ayetleri böylece AYRI AYRI AÇIKLIYORUZ. (Araf 174)”

Daha birçok örnek verebiliriz, sorumlu olduğumuz muhkem ayetlerin anlaşılabileceğine dair. Kur’an ın muhkem ayetlerinin, anlaşılsın ve ibret alınsın diye anlaşılır bir şekilde açıklandığını tekrar ediyorum, ben söylemiyorum, lütfen dikkat, ALLAH SÖYLÜYOR KUR’AN DA. Bunun tam tersini bir kişi kanıtlamaya çalışıyorsa, aslında bunun muhatabı ben olamam, yüce Rabbimizdir. Örneğin Allah ın olmadığını söyleyen birisini düşünün. Burada muhatap bunu söyleyen kişi ile Allah arasındadır. Onun imtihanıdır o kişiyi bağlar. Bizler illaki Allah vardır diye o kişiye kanıtlamak zorunda değiliz. Tabi bizlere düşen, kardeşimizi Kur’an ile uyarmak olmalıdır. Onun için doğruyu bulmak istiyorsak, önce yönümüzü Kur’an a dönmeliyiz, rivayetlere değil. Rivayetlere dönersek, onların etkisinde kalır, Kur’an gerçeklerini göremeyiz. Gelelim bana verdiği örnekle kardeşimiz, ne sormuş ve buradan ne anlatmaya çalışıyor olabilir bana, onu anlamaya çalışalım.

“Aşağıdaki ayet muhkem’dir (anlamları açık ve net hükümler), müteşabih (anlamları kesin olmayan hükümler) değildir. Lütfen bu ayeti muhkem bir şekilde, ayette ne denilmek isteniyor, ne anlamalıyız, ne anlatılmaktadır, mümkün ise, MADEM HERKES ANLAYABİLİYOR, ÖZEL BİRİNE, “KURTARICIYA” İHTİYAÇ YOK, anlatabilir misiniz, bir hikâye kurgulayabilir misiniz? Ayette anlatılmak istenen nedir, ne öğrenmeliyiz, bilgi almalıyız ayetten, zamanınız çok, lütfen. . .

Bakara / 266 : (Diyanet Meali) Herhangi biriniz ister mi ki, içerisinde her türlü meyveye sahip bulunduğu, içinden ırmaklar akan, hurma ve üzüm ağaçlarından oluşan bir bahçesi olsun; himayeye muhtaç çocukları var iken ihtiyarlık gelip kendisine çatsın; derken bağı ateşli (yıldırımlı) bir kasırga vursun da orası yanıversin? ALLAH, DÜŞÜNESİNİZ DİYE SİZE AYETLERİNİ BÖYLE AÇIKLIYOR.

NOT : (ipucu) ayet, anlayabileceğiniz üzere cennetten bahis etmekte ve cennetin yok oluşunu anlatmaktadır. Muhkem bir şekilde, Allah’ın izni ve rızası ile yorumlarınızı bekliyorum. . . Not 2: Ben, o kurtarıcı değilim. . . YANILMAYAN BİR ALLAH.”

Arkadaşımızın söylediği gibi, muhkem bir ayeti yazmış ve benim yorumlamamı istiyor. Adı üstünde muhkem, yani yorum gerektirmeyecek kadar açık, anlaşılan bir ayet. Tabi şunu söylemeden geçemeyeceğim, bazı merallerde yanlış çeviriler, kelimelerde kullanılabiliyor ama Kur’an öyle bir kitap ki, bunun yanlış olduğunu bir başka ayette anlıyorsunuz. Ayetten bahsetmeden önce, bu ayetin göründüğü anlamının dışında, birçok anlamlarının da olabileceğine inanılıyor olabilir mi. Çünkü bu inanç topluma kabul ettirilmiş, öğretilmiş. Batıl inançlar, rahatlıkla kabul görmesi için. İslam toplumu olarak, öyle yanlış bir inanç üzerindeyiz ki, Allah ın apaçık indirdim dediği ayetleri, kabul görmüyor adeta reddediliyor, rivayetlerle bizlere, ulaşmış sözlü bilgilerle Kur’an ı anlamaya çalışıyoruz. Kendisinin ne düşündüğünü tabi ben bilelim, Allah bilir. Ama bakın Kur’an ın muhkem açık örneklerle indirdik dediği ayetleri hakkında, neler söyleniyor FIKIH öğretisinde.

“Kur’an ayetlerinin bir ZAHİR yani açık, birde BATIN yani ihtisas ile âlimlerin anlayacakları, gizli herkesin anlayamayacağı anlamları vardır,” diye topluma öğretiliyor. Tabi bu düşünce kabul görsün diye de, Allah ın elçisinden bakın nasıl bir söz naklediliyor.

“Resulüllah Efendimiz (sa) “Kur’an yedi harf üzere indirilmiştir, onun her ayetinin bir zahrı bir de batnı vardır” buyurur. Taberî, onun zahrı sözlerinin söylediği şeydir, BATNI İSE TEVİLİNDEN ANLAŞILANDIR der. “

Bunu kabul ettiğimiz takdirde, Allah muhkem ayetler için söylediğinin tam tersine inanmış oluruz ki, Allah böyle insanların, dinden çıkacağından bahseder. Allah ın apaçık ayeti varken, beşerin rivayetleri ile iman edersek, Allah ın yolundan sapmış oluruz. Lütfen düşünün, söyledikleri gibi, Allah ın apaçık diyerek bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği ayetlerini, bu durumda hangimiz tam olarak anlar ve doğru yolu bulur? BUNA İNANIRSAK, BİZLERE KUR’AN REHBERLİK YAPMAZ, BEŞERİN YAZDIĞI KİTAPLAR YAPMIŞ OLUR Kİ, ALLAH BUNA ASLA İZİN VERMİYOR. Batıni anlam olarak, eğer ayeti daha iyi anlamak için, örneklerle açıklamak dersek, bunda hiçbir sakınca yoktur, bunu düşünebilen herkes kendi bilgisi nispetinde yapabilir. Ama ne yazık ki bu kelime, ayetin hiç bahsetmediği anlamlarla, izah edilmesinde kullanılmaktadır. Örneğin ayetlere bahsedilmeyen anlamlar verilebileceğini söyleyen kardeşimiz, cennetteki hurilerden bahsederken, bakın ne demiş.

“Cennet’teki “iri gözlü huri”lerden faydalanmak isteyen insanlar, D İ K K A T yanlış biliyorsunuz, HURİ’LER “cennet’te bulunan ERKEK VARLIK”lardır. . . “ işte o erkek varlıklar olarak tanımlanan HURİLER bu “meni”lerdir. . ! Yanılmayan bir Allah”

Ayetleri bu mantıkla anlamaya çalışır ve ayetlerde bahsedilmeyen anlamları verirsek, işte böyle yanlışlıklar yaparız. Hâlbuki Allah hurilerden bahseder Kur’an da, ama cinsiyeti konusunda, asla hiçbir bilgi vermez. Kimden öğrenmişler erkek olduğunu? Biz kendi nefislerimiz de eğer ayetlere anlam verirsek, inanılmaz hatalara düşeriz. Onun için diyorum ki, ayetlere anlam verecek, bizleri doğru bilgilendirecek, yalnız Allah dır. Bu yöntemin doğru olduğunu kabul edersek, dine sokulmak istenen tüm batıl inançlar, bu yolla dine rahatlıkla girer ve toplum gerçeklerden uzaklaşır.

Bu sözlere inananlara hemen soralım. Allah sizleri Kur’an dan hesaba çekeceğim dedikten sonra, ayetleri bizlerin tam olarak anlayamadığı bir şekilde gönderip, bizleri zor durumda bırakır mı? Arkadaşımız ayetleri doğru anlayabilmemiz için, “MADEM KURTARICIYA İHTİYAÇ YOK, BANA AYETİ ANLATABİLİR MİSİNİZ” diye soruyor. Demek ki arkadaşımız, Kur’an ı anlayabilmek için, bir kurtarıcı edinmiş kendisine. HEMEN SORALIM, KURTARICI OLARAK GÖRDÜĞÜNÜZ KİŞİ, SİZE AYETLERİ DOĞRU ANLATTIĞINA NE KADAR EMİNSİNİZ? Hani Allah sakın veliler, şeyhler, efendiler edinip ardı sıra gitmeyin, sizin yardım isteyecek veliniz yalnız benim diyordu? Unuttuk mu bu ve buna benzer ayetleri, yoksa beşeri inancımız ağır mı bastı.

Allah elçisine ne diyordu? Tebliğ etmek sana, hesap sormak bize düşer. Yarattığım kulumla aramdan çekil. Ama bu kardeşimiz Allah ın, elçisini bile kuluyla arasında istemediğini söylemesine rağmen, Kur’an ı doğru anlayabilmemiz için bir veliye, kurtarıcıya ihtiyacımız olduğunu ve onun açıklamaları ile ayetleri ancak anlayabileceğimizi söyleyebiliyor. BİZLERİN KURTARICISI, ALLAH IN ELÇİSİNİN BİZLERE TEBLİĞ ETTİĞİ KUR’AN DIR. Ondan başka kurtarıcı ararsak, yolumuzu şaşırırız, lütfen unutmayalım.

Şöyle düşünelim, Allah ın elçisi ayetlerin batın anlamını neden açıklayıp bizlere bildirmedi, Kur’an ın yanın da? HÂŞÂ yoksa görevini tam yapamadı da, yaklaşık 250 yıl sonra birilerimi bu açığı kapattı ve bizlerin imanını kurtardı. Ne söylediğimizin, nelere inandığımızın farkında mıyız? Bana cevap veren kardeşimiz, benden ayetin açıklanmasını istedikten sonra, ben kurtarıcı değilim diyor ve devamında, YANILMAYAN BİR ALLAHTIR diye de belirtiyor. Kurtarıcı bekliyorsak, daha çok bekleriz. Bizler elimizdeki Kurtarıcı Kur’an ı yeterli görmeyelim, ondan sonrada kurtarıcı olarak birilerini mi bekleyelim. Bekleyen Müslüman ülkelerin hazin durumunu, hepimiz görüyoruz. Bakın arkadaşımız itiraf etmiş ve yanılmayan bir Allah tır demiş. O zaman neden beşeri kurtarıcılar arıyoruz? Allah ayetinde ne diyordu hatırlayalım. SİZLERE İNDİRDİĞİMİZ KUR’AN YETMİYOR MU? ALLAH DAN DAHA DOĞRU SÖZLÜ KİM VARDIR? Örnekleri elbette çoğaltabiliriz ama önce bir insan Kur’an ile gönül gözünü açacak ve daha sonra aklını kullanacak.

Gelelim ayet bizlere ne anlatıyor. Bu ayeti doğru anlayabilmek için, önce iki ayet geriye gitmemiz gerekir. Allah bu ayetlerde, sırf gösteriş olsun diye malınızı çevrenizdekilere harcamayın, onlara yaptığınız iyilikleri, insanların başına kakmayın, boşuna uğraş verirsiniz diyor. Sırf Allah ın rızasını kazanmak için hayırlarda bulunanların durumu, hiç kaybetmeyecekleri, güzel alımlı bir bahçenin durumu gibidir diye örnekler veriyor.

Bakara 266. ayette de ibretlik örnekler veriyor ve diyor ki Rabbimiz; Hangi biriniz ister, uçsuz bucaksız, her şeyin olduğu, herkesin imrendiği bir bahçeniz olsun, ama onca masrafı sırf gösteriş için yaparak, bunca mala sahip olurken, aslında bunları yapmadan önce ailenizin ihtiyaçlarını görmeniz ve evlatlarınızın ihtiyacını karşılamanız gerekirken, siz olması gerekeni değil, gösterişi seçmiş iseniz, yaşlılık/ihtiyarlık geldiğinde, tam ihtiyacınız olduğu zaman, gereken doğru yatırımı yapmadığınız için, yaptığınız onca gösterişli masraflarınız, bir tabiat afetiyle yok olduğunda, ne yapacaksın? Burada bahsedilen yer arkadaşımızın söylediği gibi cennet değil, bu dünyada hepimizin istediği güzel mekânlardır. Çünkü cennet yok olmaz, yanmaz afette yıldırımlı tufanda.

Bu uyarıyı yapan Rabbimiz, bakın ayetin sonunda ne diyor. “ALLAH, DÜŞÜNESİNİZ DİYE SİZE AYETLERİNİ BÖYLE AÇIKLIYOR.” Peki, bu söze, uyarıya karşı bizler ne diyoruz? Ayetlerin birçok anlamı vardır, biz ancak görünen anlamı biliriz? İyide Allah anlatmak istediklerini, neden tüm kullarının anlayacağı şekilde göndermesin, bir kısmını tüm kullarından neden gizlesin? Neden bizler okuduğumuzda anlayamayalım da, birilerine muhtaç olalım, ya da neden eksik anlayalım bunun ne gibi faydası olabilir bize de Allah ayetlerini böyle göndersin. Ne yazık ki bu yol, batılın ve hurafenin dine sokulmasında kapı olarak kullanılmıştır. HÂŞÂ ALLAH IN ANLATAMADIĞINI, İZAH EDEMEDİĞİNİ KİMİN HADDİNE DE BİZLERE ANLATSIN.

Hani İslam dininde, ruhban sınıfı yoktu. Eğer bizler ayetlerin tüm anlattıklarını anlayamıyorsak, mutlaka ruhban kişilere ihtiyacımız var demektir. Ruhban, din adamı sınıfı anlamındadır ve Allah böyle bir sınıfın olmadığını, özellikle Kur’an da belirtiyor. Eğer ayetlerin farklı anlamları vardır diye inanırsak, Allah ın hiç bahsetmediği konularında, Allah ın emri olduğuna inanırız ve hiçbir konuda emin olamayız. Hani Allah emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin diyordu? BU DURUMDA SİZCE ALLAH IN SÖZÜNDEN BAŞKA, KİMİN YA DA KİMLERİN SÖZLERİ, ALLAH KATINDA EN DOĞRU, BUNU BİLEN VAR MI ARAMIZDA? Sırf birilerini aklamak için, lütfen gerçeklerin üstünü örtmeyelim.

Ne yazık ki bizler, Allah ın uyarılarına kulaklarımızı kapatmışız. Kur’an ayetlerinin asla kabul etmeyeceği bir mantıkla imanımızı yaşamaya, kendi nefsimizi avutmak adına, deliller yaratmaya çaba harcıyoruz. Bir Müslüman a düşen, din kardeşini yalnız Kur’an ile uyarmak olmalıdır. Aslında ben, bana sorulan sorunun muhatabı olmadığım halde, elimden geldiğince cevap vermeye çalıştım. Allah cümlemizin yardımcısı olsun. Allah Kur’an ın muhkem ayetleri açık ve anlaşılır diyorsa, lütfen hurafe inançlarımızı aklamak adına örnekler vermeye çalışmayalım. Bunun bizlere dönüşü, çok üzücü olur.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

Yorum bırakın